17.11.23

YAHUDİLER FİLİSTİNDE NASIL TOPRAK SAHİBİ OLDU? İSRAİL NASIL KURULDU?

 



İbni Haldun "bir su damlası nasıl diğer su damlalarına benzer ise bir milletin geleceği de geçmişe aynen benzer" derken ne kadar haklıdır.

Geçmişten ders alabilsek tarih niye tekerrür etsin. Gazze İsrail tarafından işgal edildiği tarihten bu yana en çok konuşulan konu “Filistin’de Yahudilere toprak satışı”.

Milliyetçilerin bir bölümü ve Atatürkçüler “Araplar Yahudilere toprak satmasaydı bugün İsrail olmazdı” diyorlar. Ama satışın ne zaman başladığı, bu satışı kolaylaştıran uygulamalar üzerinde pek durmuyorlar. Siyasal İslamcıların bir bölümü bu konuda sessiz kalmayı tercih ederken bir bölümü “Filistin İngiliz işgalindeyken İngilizler tarım arazilerine ve tarım gelirlerine o kadar yüksek vergiler koydular ki Filistinli Müslümanlar topraklarını sattılar” diyorlar… İki görüşte de gerçek payı var. Ama konuyu açıklamada yeterli değil. Bazıları da satılan toprak tamamın %1’i bile değil diyerek resmen yalan söylüyor…

Filistin’de, bir Yahudi devleti kurma fikrini   ilk seslendiren Haham Zevi Hirsch Kalischer idi. Kalischer, 1836 yılında, Amschel Mayer Rothschild’e, Filistin ve Mısır Valisi olan Kavalalı Mehmet Ali Paşa’dan Kudüs’ün satın alınması için girişimde bulunmasını istemişti.[i] Yani En bilinen Yahudi ailelerinden birisi olan Rothschildler 1836 yılından itibaren Yahudi Devleti kurulması düşüncesinin ön safındadır. .

7 Sefer 1284 (16 Haziran 1869) tarihinde kabul edilen Tarihli Tebaayı Ecnebiyenin Emlâke Mutasarrıf Olmaları Hakkındaki Kânun’a göre Hicaz Vilayeti dışında kalan topraklarda, yabancılar mülk edinebilecekti. [ii]

Bu yasa James Rothschild için büyük bir imkandı. Rusya’dan gelen Yahudiler için Filistin’de Uyun el-Kara, daha sonra Zikhron Ya’akov (6 Kasım 1882) ve Ekron el-Betty (7 Kasım 1883) kolonilerini kurarak Filistin’den toprak satın almaya başladı. James Rothschild Theodor Herzlİn aksine sessiz bir şekilde işleri halletme yolunu seçti. Kolonilere birçok doktor ve mühendis yerleştirdi. Bu kolonilere 1900 yılına kadar 14 Milyon Frank harcadı[iii]

Alliance İsraelite Filistin’de koloniler oluşturan Yahudi nüfusun, ticaret ve ziraat faaliyetlerini eğitim ile desteklemek amacıyla Mikveh İsrail (İsrailin Umudu) adıyla 1870 yılında Yafa Musevi Ziraat Mektebi’ni kurdu. 5 Nisan 1870 tarihli fermanla yaklaşık 240 hektar arazi belirsiz bir süre için yıllık 7.500 kuruş ödemek koşuluyla kiraya verildi. Üstelik vergiden ilk 10 yıl muaf tutuldu. [iv] İsrail’in ilk Başbakanı David Ben–Gurion, Tarım Okulu için daha sonra aynen şu cümleleri kullanacaktı: "İsrail Devleti Mikveh sayesinde kuruldu. Şayet Mikveh olmasaydı İsrail'in kurulmasından şüphe ederdim. Her şey o okulla başladı. Siyasi görevin tamamlanması için tarımsal alt yapının hazırlanması gerekiyordu. Onu da Mikveh başardı."[v]

1900 yılı itibariyle Filistin'de tarımla uğraşan Yahudi köylerinin sayısı 20'ye çıktı.

1908  yılında Siyonist Teşkilatı tarafından, Yahudileri Filistin’e yerleştirmek amacıyla "Filistin Toprak Geliştirme Fonu" oluşturuldu.

Rothschildler, Filistin’deki ilk araziyi 1882’de satın almışlardır. 1918 yılına gelindiğinde Filistin’in 7.120.000 dönüm toprağından, 650.000 dönümü Yahudi toprağı olmuştu. Bu çok ciddi bir gelişmeydi.[vi]

Lloyd George'un başbakanlığındaki İngiliz savaş kabinesinde dışişleri bakanı olan Arthur Balfour, Osmanlı Filistin’den çekilmek zorunda kaldıktan sonra 2 Kasım 1917 tarihinde uluslararası Siyonist hareketin liderlerinden olan Lord Rothschild'e bir mektup göndererek, Filistin topraklarında bir Yahudî devleti kurulması konusunda İngiliz hükûmetinin destek vereceğini bildirmesi İsrail Devleti kurulmasında sonun başlangıcıdır.

Ve 1948’de İsrail Devleti Kurulur.

Ama daha başında tehlikenin büyüklüğünü görenler de vardı. İşin ilginci tehlikeyi görenlerden birisi Ermeni Kökenli Mihran Boyacıyan idi. Kudüs Mutasarrıflığı Kaymakam Mülazımı olan Boyacıyan Mihran Efendi 27 Eylül 1891’de saraya yazdığı mektubunda, Gazze ve Yafa sahili arasındaki arazilerin yüzde 50’si Yahudiler tarafından satın alındığını belirtiyor. Boyacıyan Mihran mektubunu, “Rothschild şimdiden beyinlerinde ilk padişah sülalesi sırasına geçdiğine nazaran Beni İsrail Devleti top tüfenk ile değil belki tasarruf-ı arazi vasıtasıyla bilamuharebe teşkil olunacaktır.” diyerek bitirmektedir.[vii] Boyacıyan bu mektubu o zaman “Millet-i Sadıka” olarak tanımlanan Osmanlı Ermenilerinin bir ferdi olarak devletin çıkarı için mi yazdı? Yoksa Ermeniler Yahudiler ile hiç anlaşamadıklarından Yahudilerin ihanetini devletin görerek Ermenilerin daha da itibar kazanması sağlamak için mi yazdı? Sorusu akla gelebilir. Ama neden ne olursa olsun Mihran Efendi devleti uyarı görevini yapmış ama devlet yetkilileri bu konuda bir önlem almamışlardır.

Sizce İsrail Devleti 1948 yılında mı kurulmuştur? Yoksa Osmanlı Devleti Yabancıya Toprak Satışına izin veren kânunun kabul ettiği 1869 yılında mı?  Veya İsrail’in ilk Başbakanı David Ben–Gurion’un dediği gibi Yahudi Tarım Okulu Mikvah’ın açılma fermanının imzalandığı ve çok büyük bir arazinin çok cüzi bir miktara kiraya verildiği 1870 yılında mı?

İsrail devletinin kuruluşunda tüm suçu emperyalistlere ve toprağını Yahudilere satan Filistinlilere yüklemek doğru bir yaklaşım değil. Zira emperyalist emperyalistliğini yapacak. Sıradan bireylerden de yaptığı bir ticari işlemin 50-100 yıl sonraki sonucunu öngörmesini bekleyemezsiniz. İnsanlar günü yaşar ve günlük ekonomik çıkarlarını düşünür. İnsanlar “Homo economicus” olarak tanımlanırken onun kişisel çıkarları açısından rasyonel davranacağı öngörülmüştür. Bir alışveriş ilişkisinde insan hiçbir zaman ülkesinin çıkarlarını hesaplamaz/hesaplayamaz, ulusal anlamda stratejik düşünemez. Stratejik düşünmesi gereken, milli çıkarları gözetmesi gereken devlettir. Bu nedenle o tarihlerde gayrimenkullerini satan Filistinlileri bu eylemleri nedeniyle bugünkü felaketin sorumlusu olarak görmek bence yanlış bir yaklaşımdır.

Yahudi devletinin kuruluşunda; Yahudi Kolonilerinin kurulmasına izin veren, yabancıya toprak satışına imkan tanıyan kanunu çıkaran, Yahudi Tarım okulu Mikvah’ın yaratacağı sonuçları görmeyen, yanlış göçmen politikasının doğurduğu demografik yapıdaki değişimin sonuçlarını öngöremeyen,  Mihran Efendi’nin uyarılarına kulak tıkayan, Filistin’in elimizden çıktığı 1917 yılına bu konuda tedbir almayan -ki 33 Senesi Anti Siyonist olarak takdim edilen 2. Abdülhamit’in yönetimindedir- Osmanlı Devletinin hatalarının da payı olduğu kuşkusuzdur.

Tarihin en büyük faydası hatalardan ders alınarak benzeri hataların önüne geçmektir. Hakikat gün gibi ortadayken Türkiye neden hem Türkiye’nin hem Suriye’nin demografik yapısını bozan ve Türkiye için büyük tehlike doğurabilecek sığınmacı politikasını sürdürür? Yabancıya gayrimenkul satışını teşvik eder…

Bu konuyu işlediğim birkaç yazımda alıntıladığım Büyük Akif’in “Tarih ve tekerrür” konulu beyitini tekrar alıntılamayacağım.

Ama sormadan da edemeyeceğim: Siz hiç ibret almaz mısınız?

Hiç olmazsa Mihran Efendi kadar “yerli ve milli” olun…

Fazlı KÖKSAL





[i] Siyonizm ve Filistin Sorunu (1880-1923) Mim Kemal Öke, Kırmızı Kedi Yayınları, İstanbul, 2011, s.31

[ii] Kanunun Birinci Maddesi Şöyleydi: Yabancılar, Hicaz Vilâyeti dışında kalan bütün İmparatorluk topraklarında, köyde ve şehirde bulunan her nevi gayrimenkul üzerinde mülkiyet hakkı iktisap edebilirler.

[iv] Osmanlı Devleti’nde Alliance İsraelite’nin Eğitim Olgusu: Yafa Alman Musevi Ziraat Mektebi Örneği -Özge Tural Akdeniz İnsani Bilimler Dergisi 1922 12. Cilt.

[v] Kozmik Karargah Murat Akan Hayat Yayınları 2017 s.67

[vi] Filistin Meselesi ve Arap-İsrail Savaşları (1948-1988), Fahir Armaoğlu,  Kronik Kitap, İstanbul, 2017, s.26

[vii] Osmanlı Belgelerinde Filistin, Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Yayınları, İstanbul, 2009, s.258

 

1 comment:

Anonymous said...

Cok guzel ve aydinlatici bir yazi Ustad… Elinize saglik.